Atlus'dan daha iyi yapabilirmiydi bu oyunu başka bir şirket bilmiyorum. Çok fazla sayıda Atlus oyunu oynamamamış olsamda biraz Fanboy sayılabilirim. PS Vita almamın en büyük sebebi Persona 4: Golden'ın Vitaya çıkacak olması. Atlus insan ilişkilerini anlatmakta çok başarılıydı hep. Japonca çevirisi İngilizce diyoloğu biraz kırsada yinede arkadaki karakterleri ve ilişkilerini öğrendikten sonra, bütün oyunları çok daha başarılı ve birçok oyunu da efsanevi oluyor.
Catherine ile alakalı ilk trailer'ı izlediğimde bunu hemen alıp oynanamam lazım demedim. Hatta 5 dakika boyunca sanırım hiç bişey demedim. Tam anlamıyla garip duruyordu. Konuşan kuzular. Keçi boynuzlu bi adamı kovalayan bir göt canavarı. Seksüel temalar ve insanı strese sokan bir kadının evlenmek istediğini anlatmaya çalışması. Aaaa mmm... Hmmm. Dedim izlediğimde. Ama her gelen yeni gelişmeyle dahada çok anlaşıldı ne olduğu. Catherine anlatılması çok kolay olan bir oyun değil, gibi.
Oyunun açılışında ilk gördüğümüz şey yakınlarda olan garip ve açıklanamayan ölümler oluyor. Ve ölenlerin hepsi genç erkekler.
Vincent Brooks 5 senedir Katherine Mcbride ile çok inanılmaz ciddi olmayan bir ilişkide. Katherine yaşındaki insanların nasıl evlendiğini çocuk yaptıklarını onun kendini dışlanmış hissetmesinden bahsediyor. Vincent'ı terler içinde ya çok kötü bir karın ağrısı içinde yada oturduğu yerden bir an önce kaçmaya çalışıyor gibi görüyoruz. Katherine sinirlenip Vinecent'ın dikkatini çekmek için masaya çatal sapladıktan sonra ufak bir diyologdan sonra Bar sahnesine geçiyoruz. Vince ve 3 arkadaşının Stray Sheep adındaki Barda oturup Vince'in evlenecek olmasıyla hafif dalga geçiyor gibiler. Zaman geçiyor ve Vince dışında herkes yavaş yavaş ayrıldıktan sonra İç çamaşırlarıyla gezen(Bi saniye şunu açıklamam lazım. Üstünde gecelik gibi bir kısa bir elbise ve jartiyerleri gözüken bir çorap giyinildiği zaman ve onlarda beyaz olduğu zaman gayet iç çamaşırı gibi görünüyo. ) Bir kız Bara girip Vince'in yanına oturuyor birkaç içki ve birkaç "suggestive" konuşmadan sonra fade to black transition görüyoruz. Ve oyunun "Nightmare" kısmını görüyoruz. Bölüm bittikten sonra(Anlatıcam birazdan) Vince sabah evinde uyanıyor ve yanında dünkü kız. Ağzını 160 derece kadar açıyor. Kız uyanıyor ve Vince'e sarılıp gayet sevimli hareketlerde bulunuyor. Vince ne yaptığının ve ne olduğunun farkında değil halde bakınırken öğreniyoruz ki kızın adı Catherine.
Şimdiden açıklamazsam sonra açıklayamayacakmışım gibi geliyor. Oyunda elinide kontrolün olduğu 2 kısım var. Bir Stray Sheep Barında Arkadaşlarınızla ve barın müdavimleriyle konuşmalarınız, İçki(Nightmare bölümlerinde yardımcı oluyor)Ektra bir "Arcade" oyunu Atlus'un inanılmaz müzikleriyle dolu bir jukebox ve telefonunuzdan mesajlaşma ile oyuna dahil oluyoruz. Stray Sheep bölümünden sonra Nightmare bölümüne geçiliyor burdada "Block Pushing Puzzle" oyununa dönüşüyor oyun. Çoğunlukla bölümler ve bölümlerin son "boss"ları gayet sembolik ve güzel tasarlanmış oluyor. her puzzle arasında aradaki Koyun insanlarla konuşup daha çok bilgi alabiliyorsunuz hikaye hakkında.
Yüzlerce resim koyasım var buraya ama zaten çok resim koyuyorum. oyüzden bitane fazladan. buyrun.
Başlarda biraz yavaş başlasada hızlıca hızlanıyor ve insanı içine çekiyor. Güzel yazılmış karakterler ve Plottwist üstüne plottwist gelmeye başlıyor sonuna doğru oyunun. Güzel bir hikayesi ve oyuncuyla interaksyonu var. Karakterlere alışmak zor olabiliyor, özellikle Anime veya Japon kültürü veya Japon oyunlarıyla ilginiz yoksa baya zor olabilir karakterleri sevmek. kesinlike ama kesinlikle herkez için olmayan bir oyun. Benim için 2011'in ben başarılı 3. oyunu. Ama eğer sinematik oyunları puzzle oyunlarını ağır ilerleyen hikayeleri beyenmiyorsanız. 1 saat bile dayanmayacaksınız Catherine'e ama alın bence :D .
Evet inanılmaz güzel müzikleri var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder