31 Mayıs 2012 Perşembe

Kingdoms of Amalur: Reckoning

Bu oyun ne zaman aklıma gelirse sinirleniyorum ve üzülüyorum aynı zamanda. Çok çok daha iyi olabilirdi. baş tasarımcısı Kel Rolston adında Elder's Scrolls Morrwind ve Oblivion gibi zamanının çok başarılı oyunların yapımında büyük yardımı olmuş bir baş tasarımcı. Todd Macfarlane gibi elinde kalem varken ne yaptığını bilen bir sanatçı ve R. A. Salvatore gibi Fantasi Janrasında başarılı olan bir yazardan çıkan oyunun çok daha başarılı olmasını beklerdim. Bunu beklememdede haksız olduğumu düşünmüyorum.

Öncelikle iyi şeyleri sayıcam. Oyun gördüğüm en başarılı Combat sistemlerinden birine sahip. Fantaaazi oyunlarında klişe olan 3 farklı yol var önümüzde Might, Sorcery ve Finesse. Might Kılıç kalkanlı Fighter dediğimiz karakterlerden. Sorcery işte sorcery. Büyücü. Finesse de Rouge. Ok Yay, hançer falan. Her level atladığımızda bu skill ağaçlarına 3 adet puan koyabiliyorsunuz ve her level size ciddi fayda sağlayabiliyor. Çok küçük değişiklikler yerine ciddi anlamda senin oynama şeklini değiştirebilen güçler var ve erken levellarda ortaya çıkıyorlar. Ayrıcada İstendiği zaman gidip bütün puanlarınızı silip en baştan puanları dizebiliyorsunuz istediğiniz skillere, buda deney yapmanıza olanak veriyor. Kombat çok akıcı ve hiç hantallaşmıyor. arsenal'ınızdaki herşeyi kullanabiliyorsunuz ve silahlar dışında sizin seçtiğiniz farklı güçlerlede daha kompleks hale getirebiliyorsunuz oyunu dövüştüğünüz kişinin arkasına  teleport olmak gibi veya suratına zehir atıp kısa süreliğine şaşırtmak gibi, hatta MK Scorpion tarzı Come Over Here! Diye size uzaktan saldıran birini yanınıza çekebiliyorsunuz. 9 Farklı silah gurubu ve sayısız silah da size en uygun olan dövüş mekanizmasını bulmanıza yardımcı oluyor. Ayrıcada oyun gerçekten güzel görünüyor. Rekli görünüyor çoğu mekanda. Diğer modern oyunlara göre çok daha canlı ve sizi içine çekiyor. Kendine has bir stili var ve orjinal görünüyor.
İlk duyduğum zamandan beri Umutluydum bu oyun hakkında. O Superstar line-up zaten insanı heyecanlandırıyor. ve evet oyunun mekanikleri çok güzel dizayn edilmiş ve kolay kullanılıyor. AMA ve benim için büyük bir ama. Oyunun hikayesi beni hiç bir şekilde saramadı. alıp götüremedi.  Oyuna ölü olarak başlıyoruz...... Evet. Sonra bir Gnome'un ölüler üzerinde yaptığı deneylerden biri işe yarıyor ve hayata geri dönüyoruz. Bu olay Amalur dünyasını kontrol eden kaderin kırıldığı anlamına geliyormuş. Oyuncu karakter herkezin kaderini değiştirebiliyormuş ladidadida. Bu hikayeyi çok beğenen olduğunu duydum. Kader ve Kişisel felsefelere değindiğini idda ediyorlardı. Ben o hissi bir türlü alamadım. Oyunun ana hikayesi bana daha çok büyük bir düşmanı öldürünce aha bak bunu öldürebildin alsında o seni öldürücekti sen değiştirebiliyosun kaderi! demek için gibi geldi. okadar. Başka bir yardımı veya hikayeye katkısını görmedim çok ucuz geldi bana. Gerikalan ana hikaye de  çok fazla klişe. İnsanlar ve insan olmayanlar 10 senedir savaş içinde "Fae"lerle, elf yani. Faeler ölümsüz varlıklar eğer yaşlanmıyorlar vesaire. Büyük bir kötü var dünyayı ele geçirmeye çalışıyor...


Amalur çok daha güzel olabilirdi. Evet sadece hikayesimi? diyosanız. EVET sadece hikayesi. eğer bir RPG'nin boktan bi hikayesi varsa oyun boktan bi oyun demektir benim gözümde. 7-8 saat kadar oynadım oyunu ve gerçekten sürekli dönüp oynayasım geliyor, ama her açtığımda yarım saat oynayıp aşırı sıkılıp kapatıyorum Diyolog ve seslendirmeler hem çok klişe(ağır ingiliz iskoç aksanı) hemde yeteneksiz insanlar tarafından yapılmış ve yazılmış çoğunlukla. Eğer sadece combat'ını oynayabilsem oynamak isterim daha çok. ama dediğim gibi, yarım saatden öteye gidemiyorum OOOF diyip kapatıyorum sistemi. Çook daha iyi olabilirdin Amalur. aah ah.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Fallout: New Vegas

New Vegas benim Team Fortress 2 den sonra en çok zamanımı verdiğim oyun, muhtemelen... 220 Saat oynadığım yazıyor PS3'ümde bilgisayardada bayağı oynadığımı biliyorum. 300 küsür saatten sonra en çok New Vegas alıyor 2. sırayı. Muhtemelen. Fallout evrenini kısa tutulmaya çalışılan bi yazıda anlatmak cidden zor. Denemeden geçemiycem ama... EVET. Oyun 1940-50'lerin Nükleer savaş korkusu ve kültürünün karikatüründe kalmış bir dünya. Yıl 2052'de 20 yıldan fazla süren "Kaynak Savaşları" başlıyor Komünist Çin ve Kanadayı annexlemiş bir Amerikayla savaşa giriyor. 2077 yılında 23 ekimde aniden dünyanın hertarafından dünyanın hertarafına Nükleer füzeler gönderiliyor. Bütün dünya bir günde değişiyor. Radyasyon hertarafta. cidden burda 10 metre uzunluğunda yazmam lazım savaştan oyunda geçen zamana kadar olan şeyleri yazmam için.

Oyuna kafadan vurularak başlıyoruz... Yukardaki Bugsy Siegel kılıklı herif tarafından. Saçma sapan espiri yapmayı kenara atarak diyorum ki; bence gayet güzel bir başlangıç yeni bir hikayeye. Temiz sayfa gibi. Eski kişilik geride kaldı sen kontrole geçiyosun ondan sonra. Kafadan vurulduğumuz videoda. Kişisel bişey olmadığını sadece yanlış kargoyu taşıdığımızı öğreniyoruz.(kurye olduğumuzuda) Tekrar uyandığımızda bıyıklı kel bir amcanın suratını görüyoruz. Amcam bizi almış toplamış Rorsach testleri yapıyor suratımıza. Elimize Oyunun heads-up display'ini tutuşturduktan sonra kendimizi Mojave Wasteland'de buluyoruz.

 Dev gibi bir harita, Keşfedilecek 150 den fazla lokasyon, Arkası gelmez Fırsatlar... ehh Tamam. Doktorun evinden çıkınca Goodsprings denilen bi kasabada buluyoruz kendimizi kasabanın "localları" tarafından Bizi vuran "checker suited guy'ın" gittiği taraflara ittiriliyoruz. İster bu yolu takip edin ister etmeyin yolunuz illaki bir grupla buluşacak. Bu da New Vegas'ı Hem Fallout 3 den daha kaliteli hemde Fallout 1 ve 2 ye daha yakın bir oyun haline getiriyor. Oyunda gerçek Politika var. 10 tane kadar büyük grup 20 tane de Okadar fazla güçlü olmayan grup var. Yaptığınız herşey onların karşı nasıl davrandığını belirliyor.  Örnek olarak. Eğer Birbirine düşman olan gruplardan birine yardım ederseniz diğeri sizden git gide daha fazla hoşlanmamaya başlıyor. onun nedenide birbirinden Hoşlanmayan gruplar çoğunlukla diğerlerini sabote ettirmeye gönderiyorlar seni. Bir grup sizden neftret ediyorsa. yapabileceğiniz çok bişey yok ve sizi gördükleri yerde ateş açmaya başlıyorlar. onlardan görev alamıyorsunuz. Seçimlerinizi ona göre yapmanız gerekiyor. Ben 2. oynayışımda inanılmaz Politik davranmaya çalıştım. kimseyle problem oldurtmamaya çalıştım ve hem kolay birşey değil vede 2 grup yinede beni sevmiyor.
 Oyunda 200'den fazla  farklı silah var... bi düşünmek lazım önce 200 sayısını. 200 tane televizyon mesela ortalama bir odaya zor sığar. 200 den fazla silah diyince bir tabancanın 100 farklı şekli değil. bocuklu tüfekten Boks eldivenine, Otomatik tüfeklerden Samurai kılıçlarına, Minigun dan Lazer silahlarına, Plasma silahlarından Roket atarlara, Flamethrower dan küçük nükleer bomba atma ekipmanına(Fat Man) Ciddi bir arsenal var her zevk için. Bu sayede oyun birsürü farklı yola ayrılıyor combat içinde. Bulabildiğin patlayıcı herşeyi alıp önüne gelen herkeze fıralabiliyorsunuz. Bilimsel, denenmemiş, Lazer, Plasma, Pulse, Microwave. her türlü bilimsel silah bullanabiliyorsunuz. Asker modunda bi tabanca bi tüfek dolaşabilirsini. Gizli gizli gezinip sessiz silahlarla Critical Hitlerle herkezi avlayabilirsiniz. Dürbünlü tüfeklerde metrelerce öteden daha kimse sizi farketmeden herkezi öldürebilirsiniz. Ve bunların hepsini yapabilirsiniz tek oynayışınızda. Oyun sizi birşeyi yapmaya zorlamıyor. Özellikle patlayıcılar "patladığı" için patlayıcı patlayınca illaki hasar veriyor. Tabiki beyendiğiniz silahda daha iyi olabiliyorsunuz. ama olmasanızda çok inanılmaz etkilemiyor sizi.
  
Ne yazıkki bu yazıda %60'ından falan bahsettim oyunun. çok fazla şey var hepsini yazmam cidden çok uzun tutar ve kısa tutmaya çalışıyorum bunları. Bunu okuyup ilgili olan insan zaten denemeye karar vermiştir geri kalanlarda süpriz olur. Çoğu güzel süprizler. Kötü süprizler kalmasın diye...Ben kişisel olarak çok beyensemde oyun bir çok Kötü yönü de var. Evet diyolog sistemi bok gibi. Birisiyle konuşmaya başladığınızda bütün dünya duruyor, bütün konuşma sırasında konuştuğunuz kişi gözlerinizin içine bakmaktan vazgeçemiyor birtürlü. Çok fazla sexual tension... Oyunda çok fazla ÇOK fazla bug var. çıktığı zamandan daha iyi ama halen çok ciddi oyunu bozabilen bazen konsolu bozebilen buglarla dolu. Eylenceli buglarda var tabi. Bomba attığın adamın uçması. Yerinde kalan duşmanlar yanlış tetiklenen diyolog satırları gibi. Ama bazıları çok sinirlendirebiliyor. Özellikle Factionlarla alakalı, NCR kostümü giydikten sonra Legion la olan Reputation'un kostümü çıkardıktan sonra da düşük kalabiliyor. ve düzeltmenin yolu yok. eski bir save'i yüklemek gerekiyor. vede Konsollardada ileri levellarda eğer 10-20 den çok save varsa oyun TAMAMEN oynanmaz hale geliyor. bazen Frame rate dediğimiz şey(saniye başına kare) 2-1 e düşe biliyor bazende tamamen takılıyor yada konsolu yeniden başlatıyor. çok fazla bu bugla karşılaşmakda Konsola kalıcı veya geçici zarar verebiliyor. Hard Disk'i corrupt edebiliyor... 

 Bütün bunlara rağmen, inanılmaz eylenceli görevleri, bağıra bağıra güldüren Karekterleri, gayet başarılı gameplay'i var. Seçenekler sınırsız ve dünyayada etki ediyor. Benim favori oyunlarımdan birisi. Herkeze tavsiye edermiyim? Eeeh eğer fazladan zamanınız varsa 20-30 saat. Evet kesinlikle. Eğer yoksa daha zor oynamak isteyip oynayamamak. Paranıza deyecek bir oyun. Oyunu 220 saattir oynadığım halde daha ne oyunu bitirdim nede eklenti paketlerinden birini oynadım.

This is Misterrr New Vegas signing off...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Deus Ex: Human Revolution

Yakın zamanda tekrar oynadığım için vede hem orjinal Deus Ex'in hemde Human Revolution'ın hayranı olduğum için onunla başlamak istedim. Öncelikte Deus Ex:HR Stealth oyun sevmeyenlerin beynini patlatmayacak bi oyun. Kapıyı kırıp içeri heaehuaeha diye dalmayı sevenler de bunu yapabilirler ama gizlice takılıp görünmeden gezmek yada sessizce tek tek avlanmak en etkili çözüm oluyor çoğu durumda. Sanmıyorum orjinal Deus Ex'i oynayan kimsenin bu jenerasyonda okadar fazla kompleks bir oyun çıkacağını düşüneceğini, En azından AAA oyun çıkmayacağını. İlkolarak, evet orjinal kadar kompleks bir oyun değil. Haritalarda çoğunlukla 2 veya 3 farklı yol oluyor ve çoğunluklada koridor halinde. Hiç bi silah eğitimi gibi birşey yok, Adam Jensen eline aldığı bütün silahları bütün potansiyeliyle kullanabiliyor. Boss Fightlar özellikle oyunun en büyük problemi. toplamda 4 sonuncuyu sayarsak 5 tane boss fight var hepsi bir skill varsa eğer inanılmaz kolay, yoksa eğer inanılmaz zor oluyor.
Gayet güzel bir hikayesi var. 2027 de  Human Augmentation denilen insanların yaşamlarını "daha iyi" yapan protezlerle yaşamakta insanlar. Tabi bu yanında çok fazla sosyal, ekonomik ve politik problemle beraber geliyor yanında. Hikaye bunların çevresinde dönüyor az çok dersem yanlış olmaz Bio Biraz fazla modern James Bond gibi görünebiliri bazıları için. Karakterler çok basit değil. Gayet güzel yazılmış çok yönlü kompleks karakterler. Diyolog hem güzel yazılmış hemde son zamanların en başarılı Diyolog sistemlerinden biri. Diyolog/ikna etme Skill'i var oyunun içinde bütün diyolog sistemini ters çeviriyor. ama olmasa bile çok başarılı. Son zamanlardaki oyunlardaki gibi kısaltılmış veya basit şeyler söylemek zorunda kalmıyoruz. Adam Jensen'ın kendi fikirleri var ve oyuncuyla çok fazla zıtlaşmıyor.
Adam Jensen dedim 2 kez. Oyunda Adam Jensen'ı kontrol ediyoruz, 30 larının başında Amerikanın ve Dünyanın en büyük şirketlerinden birinin güvenlik amiri. Bir kazadan sonra hem kontratı dahilinde olduğu için hemde hayatını kurtarmak için "fazla" miktarda augmentationlandırılıp hem şirketin güvenlik problemleriyle hemde başına gelen şeyi anlamaya çalışmasını görüyoruz.
Gameplay gayet başarılı. 2 kere az çok farklı şekillde oynadım gayet "responsive" di kontroller ikisindede. Çok güzel dizayn edilmiş haritalar, hem çatışma için hemde sıvışma(heh) için çok güzel seçenekler sunuyor. Hernekadar robocop olmuş olsada Jensen, Superman değil. Eğer ateş altında fazla kalırsa dayanamıyor ve daha stratejik davranmaya zorluyor oyun. tabi farklı Augmentlere puan vererek bunu biraz değiştirebiliyoruz. Oyun, özellikle aynı şeyi tekrar tekrar yaptırmamak için özel olarak uğraşıyor. kurşunlar gayet az bulunmakta. Oyuncuya yeni şeyler yaptırmaya zorlayabiliyor bazen. bu benim için iyi dizayn demek. Oyun neredeyse tamamen birinci kişiden görünüyor,  Jensen'ı oyun içinde sadece sipher alırken görüyoruz. FPS oyunlarının en büyük problemlerinden birinide bu şekilde hem güzelçe aşıyor hemde aşarken karakteri en azından birazdaha görmemizi sağlıyor.


neredeyse 10 ay oldu oyun çıkalı, Eminim fiyatında ciddi düşüş olmuştur. herkeze tavsiye edebileceğim bir oyun. En azından denenmeli.

27 Mayıs 2012 Pazar

Tha thing that does the thing

Hem yazmam GEREKTİĞİ için hemde yapmayı istediğim bişey olduğu için bu günden itibaren ya hergün yada 2 günde bir 2010 dan şimdiye kadar çıkmış olup beni iyi veya kötü yönde etkilemiş olan oyunlara bakıcam. Gayet kısa ve net şeyler anlatıcam bahsettiğim oyunlarla alakalı, çok fazla derine girmeden en fazla 2-3 paragraflık sadece oyunla alakalı bilgi vericem, Kime göre olabileceği, gameplay nasıl, hikaye nasıl, seslendirme nasıl vs gibi. Eğer düzgün şeyler çıkarsa daha düzenli bi hale sokabilirim. eğer özel olarak bahsetmek istediğim bişey olursa ayrı olarak yazıcam, belli olur zaten.


aman diyim.

 




20 Mayıs 2012 Pazar

Extremis

Bukadar oyun muhabbeti yeter gibi şimdilik. Çizgi roman diyim birazda. Hazır bu sıralar herkes konuşurken...
Iron man Extremis. Extremis'in bende çok acayip bir yeri var, neden bukadar çok beğendiğimi tam olarak bilmiyorum ama hep birilerine anlatmak istediğim çizgi romanlardan biri. Favorim olan Nextwave: Agents of H.A.T.E'in yazarı, en sevdiğim yazarlardan biri olan Warren Ellis tarafından yazılması benim için illaki okunması gereken şeylerden biri haline getiriyo. Adi Granov'un inanılmaz çizimleri de bütün kitabı çok daha zevkli kılıyo. Bi blogda Extremis'in türkiyede İron Man 2 çıktığı zaman yayınlandığını, sadece 600 kadar sattığını idda ediyodu. Bukadar az satmasının Çizimlerin suçu olduğunu savunuyodu. Kesinlikte çok güzel bir kitap haline getiriyor Ari Granov'un kalemi. Her bir karesi sanat olan bir kitap bu. Çok alışılmamış olabilir ama çizimlere bakıp bu ne lan denilmemesi gerekiyor kesinlikle.


Hikaye Disassembled'la Civil War arasında bir zamanda geçiyo, Iron Man'in kimliği daha Public değil. Hikaye 3 kişinin boş bir dondurucu gibi biyere girmesiyle başlıyo Mallen dedikleri adama sakin olmasını söyleyip boynunun arkasına birşey enjekte ettiğini görüyoruz. Enjekte edilen Mallen'ın siyah birşey kusmasıyla o sahne bitiyor. Yarattığı silahlar yüzünden 20. yüzyılın kötü adamlığı hala takip ediyo Tony Stark'ı, Medya Adını kötüye çıkarmaya çalışmakta, Stark Corp. Board of Directors daha da fazla Askeri kontrat peşinde. Tony depresyonun eşiğinde. Iron Man'ken sadece kendini özgür hissetmekte.


Aldrich Killian adında bir bilim adamının Extremis adında çok tehlikeli bir serumu satmış olabileceğini anlatan bir not bırakıp kendini öldürmesini görüyoruz. Maya Hensen, Tony'nin eski bir arkadaşı Killian'ı ve notu gördükten sonra Tony'den gelmesini istiyor. Büyük bir kısmını atlayacağım hikayenin. Maya Henson ve Tony Extremis'in Super-Soldier Serum'un yeni, Vücudu programlanabilir hale getiren bir deney olduğunu öğrenirken, hikayenin başında gördüğümüz Mallen denilen adamın yüksek güvenlikli biyere girdiğini görüyoruz
 

Mallen, Metal dedektörüne doğru yürürken bir anda dönüp güvenliklerden birine yumruk atarak suratının yarısını parçalıyor. Tabancasını alıp başka bir güvenliğe fırlatıyor(evet fırlatıyor) Silah güvenliğin karnına giriyor. 3 tane Güvenlik görevlisi Mallen'a ateş açıyor Kurşunlar vücudundan girip çıkıyor hiç bi etkisi olmadan. Elleriyle kolaylıkla güvenlik görevlilerini parçalara böldükten sonrada Kaçmaya çalışan sivillere dönüyor ve durup dururken ağzından ateş püskürtmeye başlıyor.
Öldürebildiğini öldürdüten sonra. Asansör boşluğunda girip kaçıyor. Tony ve Maya bunları haberlerde izliyorlar. Tony Maya'yı gönderip Araştırmaya koyuluyor.



Tony'i havada Mallen'ın içinde olduğu kamyonu takip ederken görüyoruz. Repulsor(...)larıyla kamyonu 2'ye bölüyor. Metrelerce taklalar atan Kamyon arkasından hiç birşey olmamış gibi çıkan Mallen'ı görüyoruz Tony "yere yat ve teslim ol işlerin kötüleşmesine gerek yok" diyor mallen da" bir sürü gerek var" diyor. Tony'nin Lazerindne kaçtıktan sonra çok hızlı birşekilde yanına gelip ateş püskürtüyor üstüne. Tony ektilenmeyip Boğazından yakalıyor Mallen'ı. Mallen'ın tırnaklarından elektrik çıktığını görüyoruz. Tony'nin Zırhına aşırı yükleme yaptıktan sonra kolayca kaldırıp havaya fırlatıyor. Sistemleri zamanında çalışmayarak yoldan geçen bir arabanın üstüne düşüyor Tony. Mallen Tony ile arasındaki bütün arabaları patlatarak yanına geliyor. Mallen a yumruk atmaya çalışırken mallen Tony'nin elini tutup Zırhıyla beraber elini eziyor, sağ bacağına tekme atarak kırıyor. Yanındaki arabayı kafasının üstünde kaldırıyor ama fırlatamadan önce Tony göğsü üstündeki Repulsor ile uzağa ittiriyor Mallen'ı arabada üstüne düşüyor tabiki. Bir eli ve bir bacağı kırık şekilde arabayı tutmaya çalışırken Zırhın güçünü 0 a düşüyor ve arabanın altında kalıyor. Birçok sayıda helikopterin geldiğini gören Mallen süper hızla kaçıyor ortalıktan...



Eğer buraya kadar okuduysanız zaten ilginizi çekmiştir. Geri kalanını anlatmak istemiyorum.. Burda yazıda okumaktan çok daha güzel olduğuna emin oldun kitapda okumanın. Birçok şeyi atladım yazdıklarımda ama onlarıda yazsaydım çok daha uzun olacaktı yazı. Hikayenin geri kalanı çok daha farklı yerlere gidiyor, Güzel twistler var içinde ve herkeze tavsiye ederim. Ve son olarak. Iron Man Extremis motion comic olarakda mevcut ve gayet de başarılı. Hatta duyduğum en güzel Opening themelerden birine sahip. "Ne okuycem yeaa" diyorsanız eğer torrentden falan bulun derim(iTunes store olsa türkiyede ordan bulun derdim). Aha burdada Trailer'ı



 Afiyet olsun.


18 Mayıs 2012 Cuma

Yarr ye' be sayin' nay

Yeni yazdığım yazılarda korsanlığı kısaca yerden yere vurmaya çalıştım biraz. Türkiyeye 7. jenerasyon konsollar gelince pes, fifa, guitar hero dışında konsol kültürü yavaşca öldü, çok yüksek oyun ve konsol fiyatları yüzünden. Çok fazla Playstation ve PS2 satıldı zamanında ama oyun satışı inanılmaz azdı, Herkez aldığı gibi chip taktırıyodu, Benimde PSone'ım çipliydi. Oyunları bulmak zordu ve Aileler oyunlara yüksek miktarda para vermeyi anlamlı görmüyodu. Oyun sonuçta dimi öyle ortada duruyo taş gibi alıp oynuyosun sonra atıyosun kimsenin emeği falan yok onda. Tamam tamam. Aslen öyle çok kapitalist bi insan değilim ama şöyle bi durum var, Eğer oyununu beyendiğin, fanı olduğun, herşeyini takip ettiğin vs. adamlara parasını vermezsen senin beyendiğin şeyden daha çok yapmaları zorlaşıyo gayet. Her medium için geçerli bu sadece oyun için değil. Çok net hatırladığım bi kaç durum var. iyrenç laflar etmekten nefret ederim ama gayet trajikomik olaylar.

Crysis çıktığında 2007'de, tanıdığım herkez ingilizcede "loosing their shit" olarak tanımlayabiliceğimiz çılgınlık olayına girdi. "Olum türkler yapmış, cod dan daha iyi, türkçe seçeneği var hacı..." gibi birsürü laf döndü ortada. Herkez oynadı oyunu, her internet kafede vardı. 2011'e kadar PC'den başka hiç bi platformda mevcut değildi. Ne oldu peki? 2007'nin en çok Pirate edilen oyunu oldu. Crytek birdaha sadece PC için bi oyun yapmayacaklarını söylediler. Geçen sene çıkan Crysis 2 Multiplatform olduğu için (PC şu anda piyasaki konsollardan çok daha güçlü olduğundan dolayı) Çok daha kapalı bi oyun sundu bir sürü kişi beyenmedi değişiklikliği. Peki bütün bunlara rağmen noldu? Witcher 2 den sonra şimdiye kadar en çok Korsan olarak indirilmiş oyun oldu Crysis 2...



Yakın bir arkadaşım 2008 yılının neredeyse yarım senesi Fallout 3 oynayarak geçirdi. Bu kimseyi şaşırtmayacaktır 2 ayrı nedenden. Fallout 3'ün ne olduğunu bilenler zaten anlayışla bakacak Bilmeyenler de Online oyun sanacak. Bilmeyenler için. Fallout 3 Multiplayer veya Online bi oyun değil. Tamamen tek kişilik bir oyun. Basit olarak seni 2277 yılının "post apokaliptik" washington'una bırakıyolar gerisi senin elinde. Oyun çıktığı yıl bir sürü yılın oyunu ödülü aldı. 5 ayrı eklenti paketi çıktı falan. Bende ÖSS den sonraki bütün yazımı Fallout 3 oynayarak geçirdim yanlış anlaşılma olmasın. HERNEYSE bu arkadaşım sadece oyunu oynamıyodu, Sürekli Fallout anlatıyodu internetten FAQ lara bakıyodu bulabileceği herşeyi buluyodu eklenti paketlerine gün sayıyodu. İnanılmaz çok seviyodu yani sonuç olarak. Oyunda hiç bi sorunun olmadığını savunuyodu. Devam oyununun(biliyorum devam oynunu olmadığını daha fazla bilgi vermek istemiyorum) Fallout: New Vegas'ın çıkıcağını duyunca çıldırdı her türlü bilgiyi edinmeye çalıştı. Peki bütün bu hayatını güzelleştiren sanat parçasına 1 lira bile verdimi? Hayır. Hayır vermedi. Ciddi anlamda kavga ettiğimi hatırlıyorum madem bukadar çok hayatını etkiliyo neden hak ettiği parayı vermediği için. Parası olmadığını bahane etti tabiki ama oyunun PC versiyonu zamanında 40-60 arasındaydı. Ayda okadar parayı kenara atabilecek bir insan olduğuna %100 eminim.
  Şöyle söyliyim. Eğer o medyayı hiç biyerden bulamıyosan. Kendi ülkende satılmıyosa. Üretimden kalkmışsa... Bende torrent den çok fazla indirdim eskiden oynadığım oyunları. Oni, Heart of Darkness, Time commando gibi oyunları 3-4 den fazla kere indirdim hatta.
Asıl problem şu, Biz korsanlık yaptığımız için boktan konsol portları PC oyunu diye sürülüyo piyasaya. Biz korsanlık yaptığımız için EA, Ubisoft gibi kafası hiç çalışmayan, "İş" nasıl yapılır hiç bi fikri olmayan şirketler Hem paralı hemde korsan kullanıcıların oyun deneyimini zar zor çalışan DRM'lerle bok ediyorlar. Bütün paranızı oyunlara verin demiyorum. Diyememde, ama eğer biraz değer veriyorsanız oynadığınız şeye, en azından düşünün. Oynadığınız şeyi yaparak hayatını kazanmaya çalışanlar var. Yapanlar diyorum yayınlayanlar değil...

17 Mayıs 2012 Perşembe

Earth's mightiest heroes

Hazır herkez Avengers, Hulk gaptan amerika falan derken, filmden çok daha başarılı gördüğüm(Film gayet güzeldi bence)diziden bahsedeyeyim. Avengers: Earth's mightiest heroes geçen sene başlayan çizgi romanın yolundan gitmeye çalışan az çok gayet bomba çizgi film. Nerden başlasam bilemedim.


Diyceksiniz e heralde dizi filmden daha iyi olucak 20 küsür bölüm yerine 2 saate herşeyi sıkıştırmaları zor. Evet. En büyük avantajlarından biride bu zaten. Ve bunu çok da güzel değerlendiriyor.  Filmi izledikten sonra marvel evrenini merak edip 723457458 senelik çizgi roman devamlılığıyla(continuity?) uğraşmak istemiyosanız diziyi izlerken büyük miktarda bilgi edinirsiniz. Yavaş başlayıp ilk 5-6 bölümü tamamen ayrı karakterleri tanıtmak için kullanıyo sadece. Her geçen bölümde ya Takıma yeni birileri katılıyor yada ilerde takıma katılabilecek kişilerin iması veriliyor. Örnek olarak Benim favorilerimden biri Ms. Marvel'ı normal insan halinde 15. bölümde gösterdikten sonra süper güç kazanabilmiş olabileceği imasını verip kapatmışlardı bölümü. bidaha sezonda hiç görmemiştik. 2. sezonun 4. bölümünde birden çıktı karşımıza, hemde eski kostümüyle.



şimdiye kadar belkide 100 e yakın karakter tanıtıltı, takıma 11 kişi girip çıktı. eminim daha da çok olacaktır. The Avengers filmi bir çok şeyi çok düzgün yaptı. Bütün sinema tarihinde yapılmamış birşeyi yaptı. Çizgi roman devamlılığını(?) Sinemaya taşıyabildi. 4 ayrı filmi bir araya getirdi. yanlış anlaşılma olmasın filme laf etmiyorum. Eğer filmi beyendiyseniz buna göz atmak isteyebilirsiniz.

6 Mayıs 2012 Pazar

We don' like yer' kind 'round here boy...

Türkiyede Geeky eggyheady nerd olmanın zor olduğunu söylemiştim bi aralar, Tekrar söyleyesim geldi. Hemde bu sefer yardımda edeceğiz sizlere. Kenara tamamen alakasız resmi koyalım... Evet tamam.

 Öncelikle Tabletop RPG'lerle başlıyorum. FRP deyilar burda neden bilmiyorum. RPG daha çok bir bilgisayar oyunu genresiymiş gibi davranıyolar, Herneyse. Şimdi, şu anda çoooook fazla RPG var herşeyin RPG'si var hepsini bilmem mümkün değil. hepsini oynamış insanlar olması muhtemel bile değil.  Türkiyede en yaygın olan(heryerdeki gibi) d&d (yada Vampire: masquerade but we do not speak of Vampire the masquerade) Oyunların herbişeyini anlatan birsürü kitap var. RPG  konusunu uzatmak istemediğim için derin olarak anlatmayacağım ama elde kitap olmadan yada kitapları 15 kere okumadan oynamak nerdeyse imkansız. tabi kitapları Türkiyede orjinal olarak bulunmak mümkün değil, %99'unun %1 biri de bulmak biraz zor. bir zamanlar zarlar bile bulunmuyodu...


3rd edition d&d Dungeon Master's handbook 15 dakikadır internetten aramayla bulduğum 2 siteden birinde 70 diğerinde 75 TL ye satılmakta,  4th edition d&d Dungeon Master's handbook Amazon.co.uk de 21.49 Pound etmekte ingilterede tanıdık varsa getirebilicek 12 Pound sadece 21 Pound 61 TL ediyo. 3-4 gün bekleyerek baya ucuza getirmek mümkün. Tabiki bunların hepsini internetten bulup çıkartarak halledebiliyoruz, RPG oynamak için gereken şeyler anlatacağım diğer şeyler kadar karışık olmadığı için çok daha rahat tabiki. Birsürü yüzü olan birsürü zar, birsürü kağıt ve birsürü self conscious insan... oyüzden daha fazla konuşmaya gerek yok. Peki tamam ozaman diğer konu

                          
Demekki çizgi roman okumak istiyosun öylemi... Hmm ayarlanabilir tabikide. Hemen git bak Torrentz.com a baktınmı? (Şerefsiz pezevenk niye hemen beleşe yatıyosun) Yokmuymuş istediğin? " varda seeder yok 3 senede iner diyo abi. " mi diyosun. Hiç problem değil panpa sen ne okumak istediğini söyle bana ben buluyum. X-factor vol.3den hemen öncesini anlatan 5 sayılık Madrox - Multiple Choice'ı istiyosun. bakalım nerde varmış... hmm Gerekli şeylerde olabilirmi acaba? Bilmem karşıya taşındıklarından beri gidemiyorum sonbaharda burdalarken yoktu ama. Gon mu dedin orda olabilirmi? Olabilir neden olmasın. Yok gibi görünüyo hacı, ne zaman gelir dedim bilmiyorum dedi adam. Başka neresi var? Valla ben bilmiyorum istanbulda neresi var Ankarada biyerden bahsetti bi arkadaşım ona yönlendiriyim ben sendi ama önce bakalım Adetten Amazonda nekadar. Amazon.co.uk'de 30 Pound dan başlıyo 2. elleri ve çoğunlukla international göndermiyolar. Amazon.com'da 35 dolar yine 2. el. Hacı valla vahim bu durum ya napacaz. Dur Ebay'e bakiyim bide hiç yok bile. 2. sayıyı buldum ama istersen. Aa dur aklıma bişey geldi. ne mi COMIXOLOGY tabikide


 http://www.comixology.com/X-Factor-Madrox/comics-series/5279  Bu linkten aradığın şeyi hem internetten alacağından hemde bir dükyandan alacağından daha ucuza alabilirsin bilgisayarına varsa ipad veya iphone'una, android'ine, tost makinene indirip okuyabilirsin. Bilim nekadar güzel birşey değilmi?

Peki tamam. bilgisayar oyununa gelelelelelelelim ozaman. Bilgisayarda oynuyosan zaten sorun yok sana en bombası sensin indir istediğini işin bitince sil. Havadan entertainment. Insanlar sen oyna diye yapıyo zaten yeterki sen oyna. Diyelimki Pc yok, yeni nesil konsol var ama konsol tek başına bi işe yaramıyo oyunlarda 180 den başlıyo. Hemen ilk iş Amazon.co.uk e bakmak, bu sıralar Batman: Arkham City oynayasım var. Baktım burda dikkat edilmesi gereken şey; Amazon kendisi satamıyo buraya oyun neden bilmiyorum tam olarak ama direkt olarak amazondan alamıyoruz oyun. 
 Buy new yerine aşağıdaki linklerden birine basarak uygun fiyata bakıyoruz. burda 2. bir önemli şey var. fiyatı beyendikten sonra sağında International & domestic delivery diyorsa add to cart diyoruz ve gerisini hallediyoruz. Benim şimdiye kadar bu şekilde aldığım şeyler eğer çoğunlukla kısa zamanda geldi. 1-1.5 hafta en en geç. Unutmayın UK'de de PAL region'u geçerli olduğu için burda satılan bütün konsollarda çalışır oyunlar, Ve bu yapabileceğiniz EN ekonomik şey. Gitti gidiyora aldıklarının 60 tl fazlasını vermektense bunu yapın derim.

Aklıma daha fazla şey gelmedi. eminim vardı ama ilk yazmaya başladığımda.  Bunlarla alakalı başka şeyler gelirse aklıma yazarım. Varsa sizin aklınıza gelen bişey sizde bana söyleyin. Bilmediğim çok fazla şey olduğuna eminim.

                    Çok sevdiğim arkadaşım Jon Hamm ile başbaşa bırakıyorum sizi



5 Mayıs 2012 Cumartesi

" Due to location restrictions we cannot process your order "

En azından 6 senedir aklımda bir çizgi film sahnesi var, Superman güçsüz ve kostümü darmadağan bir halde, çölümsü bir ortamda eski bir arabaylada dolaşıp demir falan bulup kılıç yapıyodu. Hatırladığım tek şey bu çizgi filmden. ozamandan beri 5-6 ayda bir aklıma gelir araştırırdım " ne ki lan acaba o " diye. Kolayca kılıç yapabilmesi ilgimi çekmişti çok sanırım bilmiyorum. Ne kadar araştırsamda öyle deli gibi bulmak için araştırmıyodum göz atıyodum hatırladığım şeyleri yazıyodum Google'a, 90'lardan beri çıkmış olan bütün Superman'le alakalı olan her diziye ve animasyon filme baktım, baktım derken özetlerini okudum çoğunlukla, Superman the Animated series in ilk 2 sezonunu izledim ama gayet tavsiye ederim herkese, Önce Batman the Animated series'i izleyin derim ama bence çoook daha başarılı. Herneyse elle tutulur bişey bulamayınca çoğunlukla bırakıyodum araştırmayı yada aklım başka biyere gidiyodu.

Bu gün 1-2 saat önce birden aklıma geldi ve bi anda buldum. Hiç aklıma gelmeyen Justice League Unlimited'in 2. sezonunun 20. bölümüymüş. İçim acıdı bulunca. Bunca zamandır aradığım şeyi sonunda bulduğum için sanki düşmanımı kaybetmişim gibi geldi, bilmiyorum mantıklı gelirmi bunu okuyana.
Hemen bulmaya çalıştım biyerlerden tabiki, Amazondan dijital olarak alma option'ı geldi karşıma 1.99 dolara 20. bölümü alabildiğimi gördüm. tıkladım "Buy The Episode" sekmesine, neden çok şaşırdığımı bilmiyorum ama karşıma bu çıktı...
Bunu görmeye alışığız hepimiz. Youtube'da çoğunlukla tabi. Hulu gibi tv programlarını yayınlayan siteler tabiki. Özel şirket siteleri yine. Fox, ABC, FX gibi, ama bu söylediklerimin hepsi bedava. anlayışla karşılıyabilirim biraz bedavaya izletmemelerini buraya tamam.

Problem şu; Ben o 1.99 doları ödemeye hazırdım gördüğüm anda. Eğer benim 20 dakikalık bir çizgi film için 2 dolar vermeme izin verselerdi ben istediğimi alacaktım onlarda 2 dolar alacaklardı. Peki sonuç ne oldu? Ben sinirlenip Torrent kullanarak istediğim bölümü indirdim ve ben istediğimi aldım onlarda jack shit aldılar. Cartoon Network potansiyel müsterilerinden elinden gelen en çok parayı almak istemesi için hiç bişey alamadılar benden. Türkiyede yayınlanmış olduğuna emin olduğum bir çizgi filmin bir bölümünü tekrar izlemek için legal olarak yapabileceğim hiç bişey yok. Ve bunu bulmak için 6 senedir uğraşyorum. Benim için bu zorlanmış korsanlık. Eğer bu ülkede yakalanma ihtimalim olsaydı bile aynı şeyi yapardım yine.. Ayrıcada, 1.99 dolar önemli değil diyorsanız 1 oy önemli değil diyenlerdensiniz muhtemelen. Onunla alakalı baya yazı falan vardır internetlerde,

Son olarak aç gözlü şirketlerin nasıl başka para birimlerinden yeterince para alabilirizi düşünmeleri yüzünden dünyanın geri kalanından büyük bir parça medyayı alıkoyması hiçbir şekilde haklı çıkarılamaz.

Bu (benim için) İnanılmaz screenshot la başbaşa bırakıyorum sizi

3 Mayıs 2012 Perşembe

Entitlement

Mass Effect 3'ün sonundan sonra Rekate Mass Effect grubu için Entitled lafı dolaşmaya başladı internette, kimsenin duymadığı forumlardan Penny Arcade'e herkez Entitledlık yapmayın, siz Entitled değilsiniz gibi birsürü laf. Entitled, yetkili, hak idda etmek gibi bi anlamına geliyo buralarda. İnsanların bunu demesinin en büyük nedeni oyun gazetecilerinin araştırma yapmadan herzamanki fanboyların bişeylerden hoşlanmadığını düşünüp ayaklandıklarını düşündüler, fanların " ME3ün sonunu beyenmedim değiştirin" dediklerini sandılar. Asıl olay Mass Effect evreniyle okadar fazla zaman geçirdikten sonra, oyundaki bütün karekterlerle gerçek duygusal bağlar kurup. Herşey olup bittikten sonra hikayenin nereye gidiceğini merak ederken bir anda ortaya çıkan daha önce tanıtılmamış bişeyi kabul etmemiz beklendi (evet bende dahilim Entitled arkadaşlara) Sheppard'ın hikayesinin sonu uzaktan gelen güçsüz bi osuruk sesinden farklı değildi.

Mass Effect serisi en başından beri seçimin oyuncuda olduğundan ibaretti. En gerçek RPGlerden biriydi benim fikrimce (RPG benim aklımda sadece level atlamak, inventory düzenlemek, matematik yapmak değil, özellikle hikayeye katkıda bulunabilmek) ME3ün sonuna kadar herşeyde söz sahibi olmuştuk oyuncu olarak. Sheppard aslında öyle olsada bizim için birinin yazıp verdiği bir karakter değil sanki bizim yazdığımız bir karakter gibiydi. Olan her büyük olayda söz hakkı bizdeydi. İstersen tam bir pezevenk gibi oynayıp önüne geleni öldürüp korkutucu bir anti-hero olabiliyorduk, istersek Afrikada gülümseyerek cocuklara yapılan bir konuta çivi çakarken kaydedilen Avrupalı görünümlü insan kadar inanılmaz "iyi" bir insan olarak oynayabiliyorduk. 2. Oyunun sonunda oyunun 2. Baş kötü adamına istediğini yerine getirebiliyorduk. bu yüzden insanlar nefret etti ME3ün sonunda. ME2 gibi gerçekten seni geride tutmayan istersen kötü adama yardım edebildiğin eğer adam gibi oynamazsan okadar değer verdiğin arkadaşlarının ölebildiği eğer umrunda olmazsa takımını toplamadan bitirebileceğin bi oyundan sonra, Bütün 50 saatlik oyunda yaptığın nerdeyse herşeyin oyunun sonuna etki ettiği bi oyundan sonra, Serinin üçüncü ve hikayeyi tamamlaması gereken oyunu 3 tane tamamen TAMAMEN aynı ama farklı renklerde biten sonla bitti. Böyle bi reaksyona bütün seriyi oynamış birinin şaşırabiliceğini hiç sanmıyorum. Oyun çıktığından beri bitmeyen tartışmalarda da bir kişinin daha "Bence iyi bir son" dediğini görmedim/duymadım, son hakkında en iyi duyduğum şey "Okadar da kötü değil" oldu hep. Yapımcı Bioware'in böyle bir durumda nasıl hala yaptıkları işin arkasında durabilir bilmiyorum ama o benim görüşüm.

Entitlement konusuna geri dönelim. Entitled denilen Retake Mass Effect'in yaptığı şeyleri sıralıyorum;
1 - Child's play'e(Hasta cocuklara oyun ve oyun konsolu sağlamak için kurulmuş bir yardım kuruluşuna 80 bin dolar para toplamak
2 - Bioware'e 400 adet 3 farklı renkle cupcake gönderip üstünde "Hangi rengi seçersen seç hepsinin içi vanilya" yazan bir not bırakmak
3 - Youtube stayla bağırıp çağırıp boykot etmekle tehdit edip emeği geçen herkesin annesine küfretmek yerine, Neden sonun uygun olmadığını açıklayıp, oyunun sonunun değiştirilmesini istediklerini Bioware'e söylemeleri ve medeni bir şekilde Bioware'den bir açıklama beklemeleri.


Önyargılı ve herşeyi çok hızlı yapması gereken, özellikle internet üzerinden çalışan oyun gazetecileri kişisel olarak yukarda yazdığım şeyleri yapanların oyun sektörünü 5 sene geri iteceğini ve bütün saygınlığını yok edeceğini HATTA oyunu sanat olmaktan alıkoyacağını savundular. Açıklama yapmadan, öyle olur dediler alanın uzmanları. ME3 çıktıktan 2-3 hafta kadar sonra bi kaçının yavaş yavaş araştırma yaptıklarını, aslında okadar haksız olmadıklarını söylesede iş işten geçmiş gibiydi zaten. 2 ay kadar bir süre geçti üzerinden, halen tartışılsada insanlar tartışmadan sıkıldı Bioware'in Mass Effect hayranlarına çocuk gibi davranmasından bıktı. Ağustos ayında DLC ile ME3'ün sonuna eklenti geleceğini açıklandı yakınlarda, ama sonun değişmeyecek olduğu için çok kişi memlun olmadı.

Problem şu Retake Mass Effect hakkımız demedi, hiç kimse oyun benim oyunum ben böyle istiyorum demedi. "Biz sizin emeğinizden doğan bu ürüne çok değer veriyoruz ve sizin de en az bizim kadar çok değer verdiğinizi düşünüyoruz. Bu son ne serinin tonuna nede lore'una uygun değildir eğer ürününüzü değiştirmek istemiyorsanız da en azından bir açıklama bekliyoruz" Denilmeye çalışılan şey buydu.
                                          Sheppard'ın ME3'ü bitirinceki suratı
                                Nası üzülmeden durabilirsiniz ki bu surata bakıp... :(

Dün gece saat gecenin ikisinde yeni tanıştığım birisi beni aradı. Dedi ki bilmem nereyediz çık gel. Bende hayır yeni uyandım dedim(yeni uyanmıştım) çıkmak istemiyorum şu anda dedim zaten mümkün değil buluşmayacağın bir insandı. Telefondaki arkadaş bana hep bunu yaptığımı söyledi, bende ona benim onunda yeni tanıştığımı daha önce hiç plan bile yapmadığımızı söyledim. Bana nerdeyse tehditkar birşekilde "emin misin?" diye sordu evet dedim oda sanki bak bidaha seninle konuşmam çıkarırım seni hayatımdan dermiş gibi "sen bilirsin..." dedi. Bu sevgili dostlar(ne?) Entitlement benim için. Herhangi bi şirketten bişey istemek değil.